19 Eylül 2015 Cumartesi



                                           BUKRE
                   
                         KAHRAMAN TAZEOĞLU


        Yazmayalı baya uzun olmuş. Biriken kitaplarımdan biri Bukre.
   
       Küçük bir hikaye ve denemelerden oluşuyor kitabımız. İlk hikayemizin karakterinin adı Bukre kitaba da adını vermiş durumda. Diğer ayrıntılara geçersek 304 sayfadan oluşuyor.

     Bukre benim için okunması çok zaman alan bir kitap oldu. Aşk kitabı olmasından mıdır nedir bir türlü sevemedim kendisini. Halbuki elimden hiç bırakmayacağımı düşünerek okumaya başladım ama sonuç kocaman bir hüsran oldu. Tam bir ayımı aldı...

       Kitap çok basit bir dille yazılmış. Araya felsefi düşünceler katılmaya çalışılmış ama kitabı kurtarmaya yetmemiş. Yetmemiş çünkü cümleler oldukça sıradan Örneğin;
Selim Bukre'ye yavru kuşum derdi. Selim Bukre'ye şunu dedi. O dedi bu dedi. Onu severdi. Selim'in platonik aşkı vardı.  Selim kitap ayracı olarak hep Merve'nin resmini kullanırdı. "Ağabeyi arkasından bakıyordu kardeşinin. O hep kardeşinin arkasından bakardı." falan filan.
        Şöyle bir cümle benim çok dikkatimi çekti: Mekanın alkolsüz olması Selim ve Bukre'nin çok hoşuna gitmişti. Asla içki içmezlerdi,. Tam bir yeşilaycıydılar. Biraz okuyucuyu alkole karşı etkileme yada bilinçlendirme (!) var gibi. Kurgunun karakteriyle okuyucu kendini özdeşleştirse, okuyucu kesinlikle alkolü ve alkollü mekanı sevmeyecek.
Tamam aşk kitabı ama seviye de ilkokulda kalmış gibi o cümleler beni benden aldı. Bir ara çocuk kitabı okuduğumu düşünmeye başladım. Başka da yazacak bir şey bulamadım. Facia ötesi bir kitap.
   
        Üzgünüm belki yazmak benim haddime değil ama tam bir zaman kaybı.